• Literature  • Gerçeklerinizi Sorgulatan Bir Yazar: Yiğit Caner Ertoşi

Gerçeklerinizi Sorgulatan Bir Yazar: Yiğit Caner Ertoşi

Çocuk yaşta gelin olmaya zorlanan bir kız çocuğunun feryadı ile bir sosyal sorumluluk projesi başlatan Yiğit Caner Ertoşi, gündeme kitaplarının sayfalarını kullanarak tasarladığı kitap gelinlikle bomba gibi düştü. Çocukları nikâh masasında değil, okul sıralarında görmek istiyorum diyordu. Hem birçok ünlüden hem de halktan büyük destek gördü ve görmeye de devam ediyor.

Son kitabı Kül Tablası kitabı ile de, okuyucularını “Gerçek Gerçeklik” ile tanıştırdı. Şimdi ise yeni iki kitabının hazırlığı içerisinde… Birisi yine dünyada bir ilk olan 7-9 yaş öykü yazarlığı çocuk eğitim kitabı, ötekisi ise 81 ülkede Türkçe / İngilizce yayınlanacak olan “Epigram” yani Aforizmalarımın bulunduğu kitabı…

Ertoşi ile kitaplarını ve son projesini konuştuk. Haydi başlayalım…

Kasım ayında okurlarla buluşan “Kül Tablası” adlı eserinizden bahseder misiniz? Bu kitabı neden yazdınız?

Bu kitap öncelikle söylemem gereken en önemli husus dünyada bir ilk olmasıdır. Dünya’nın ilk ve tek okuyucusu ile şeref sözleşmesi imzalayan akabinde sözleşmeye sadık kaldığınız takdirde vaat ettiği tüm içeriği garanti edebilen boyutsal değişimi somut şekilde gerçekleştiren kitabıdır. Kül Tablası 3.göz İlmi “Gerçek Gerçeklik”

 “Kül Tablası” adlı kitabınızın okurlara vermeyi amaçladığı mesajlar nelerdir?

Şizofren dediğimiz deliler aslında beyinleri mühürlenmiş bilge birer deliler. Bu ve bunların sırlarını anlatırken numeralojiler ile beynin epifiz bezini aktive etmeyi aynı zamanda gerçekleştiriyor okuyucu.  Gerçeğin ardında gizlenmiş olan gerçeğe vakıf oluyor ve gerçek gerçekliğe geçişi sağladığı zaman önceki sahip olduğu hiçbir gerçeklik kişinin kendisine gerçeklik manası içermeyecek kadar transparan bir hal alıyor. Buna sevgi, aşk, dostluk, anne, baba gibi önemli makamlar bile dâhil, insanların birbirine olan özverisinin bencil bir istenç halinden kaynaklı olduğunu görmeye başlıyor okuyucu.

Kitabın ismi nereden geliyor?

Kül, insan tablası ise dünyadır. İnsan ölüme mahkûm edilmiş tükenmesi elzem bir nefestir. Ölmek kavramı ölüme götüren bir güzergâh ise, yaşamak dediğimiz kavram bizi yaşama götürmesi gerekmez mi?

Kül Tablası’nın diğer eserlerinizle benzeşen bir yönü var mı?

Hayır yok. Benim hiçbir kitabım kategori bakımından bile bir öncekine benzemez. Ben tek yönlü değil çok yönlü bir insanım keza yazar. Aynı şeyleri farklı cümleler ile yazan kimseler gibi kısa sürede bitecek kadar kısa bir iplikten değil aksine tükenmeyen bir makaram var ilham ile doladığım. Tabi makaramızın bitmemesi için sürekli yeni bilgiler toplamaya devam ediyorum.

Hazırlıklarını sürdürdüğünüz projeleriniz neler?

Yaşadığım yer olan Fethiye’nin geleceği için belediye başkanlığına adaylığımı koymayı düşünüyorum, yerel halka kendimi tanıtmaya, yapabileceklerimi anlatmaya çalışıyorum.

Önümde ekibimle beraber hazırlanmam için 3 yıl gibi bir zaman var, bu zaman geldiğinde eğer kendimi yeterli bulursam adaylığımı koyacağım, yetersiz bir başarının ardından başarısızlığım ile anılmak istemem. Burada bahsi geçen yeterlilik kendime münhasır bir tatmin, keza donanım açısından oldukça yeterli olduğumu düşünüyorum.

Geçtiğimiz günlerde hayata geçen “Kitap Gelinlik” adlı yeni projenizden bahseder misiniz? Bu projeyle neyi amaçladınız?

Bu proje ile çocuk katliamına dur demek istedik, bunun önüne geçmeyi hedefledik. 

Proje, insanlar tarafından nasıl karşılandı?

Bu projede gördüğüm manzara içler acısı… Proje ulusal basında ana habere dahi çıkmasına ve akabinde Metin Yıldız, Mert Öğüt, Nuray Sayarı, Devran İskender gibi sanatçı dostlarımız sosyal medya üzerinden destek videosu paylaşmalarına rağmen kadınlarımızdan çıt çıkmadı, dün sokak hayvanları için yürüyenler bugün kız çocuklarımızı kendi elleri ile sokağa attı.  Çocuk gelinler için bugüne kadar yapılmış tek anlamlı ve büyük bir proje buydu, buna destek vermeyen insanımız daha harekete geçmek için neyi bekliyor çok merak ediyorum.  İnsanların hepsi sanal mecra üzerinden vicdan rahatlaması yaşıyor yaptıkları sanal yardım ve göstermelik duyarlı ahvalleri inanın çok büyük ahlaki erozyon.

Ben, bu projenin ülkemiz üzerinde büyük etki uyandıracağına inanıyorum. Siz projenizi nasıl değerlendirirsiniz?

Dediğim gibi bu proje beni hayal kırıklığına düşürdü bir CAN YAMAN’IN libidosu kadar gündeme taşınmadı. Yalnız şarkıcı arkadaşım Hatice’yi tebrik ederim gerçekten, gelinliği açık arttırmaya çıkardığımda en yüksek fiyatı ödeyerek, 15 bin TL’ye satın aldı.  Bu para ile Van’da bir kız çocuğunun eğitim masraflarını karşılayacağız.

“Kitap Gelinlik” projesi nereden aklınıza geldi?

Haberlerde bir babanın feryadını izledim beni derinden etkiledi, çalışma odama geçtiğimde ise direk aklıma bu düşünce geldi… Bu aslında bir fikir değil bana göre ilhamdı.

“Kitap Gelinlik” projesinin esas amacı olan küçük yaştaki çocukların evlendirilmesi hususunda neler söylemek istersiniz?

Bu yöresel bir yara olsa da tüm milletimizi ilgilendiren bölgesel bir kan kaybıdır… Çocuklar evrenseldir ve gelecek çocuklara muhtaçtır, yadsınamaz olan bu olgunun önüne geçilmediği sürece ruhsal hastalığa sahip yetişkinler mirasımız olacaktır.

Projenin isim babası siz misiniz?

Ben vekilim isim sahibi ilhamın sahibi ile aynıdır. Rabbim bize bu misyonu yakıştırdı bende yakışanı yapmaya çalıştım.

Hazırlık aşamasında olan bir eseriniz var mı?

İki kitabım var, birisi yine dünyada bir ilk olan 7-9 yaş öykü yazarlığı çocuk eğitim kitabı, ötekisi ise 81 ülkede Türkçe / İngilizce yayınlanacak olan “Epigram” yani Aforizmalarımın bulunduğu kitabım. Bu kitabım ile dünya çapında projelerimin ilk adımını atmış olacağım. Ülkemiz ne yazık Aforizmalar konusunda gerçekten ilgisiz ve de yazarlarımız aşk romanı yazmaktan konudan haberdar bile değiller. Yazan yazarlar olmayınca okuyucunun aforizma okuduğunda hiçbir şey anlamadım demesi malum pek normal. Bende buna dayanarak değeri olmayan değerlerimi burada ziyan etmek istemiyorum.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Arkadaşlar Balzac ile tanışın kendisi felsefenin temelini oluşturan kişidir.  İhtiras dolu aşk romanlarından ziyade biraz felsefe, olgu, kuram üzerine yazılmış eserleri okumaya çalışın… İlk başta sıkıcı gelecektir ardından emin olun bağlılık kazanacağınız aydınlamalar elde edeceksiniz. Öz farkındalığınız artacak, algılarınızın kayıplarınız olduğunu öğreneceksiniz.  Algılar insanları yöneten benlik efendileridir ve nefsin üzerimizdeki dayatmalarıdır. Buna en güzel benim vereceğim algısal yanılgı ise;

“ Erkek yahut Kadın fark gözetmeksizin erkek iseniz, boxer ile kadın iseniz, iç çamaşırınız üzerinizdeyken evinizin kapısını çalan komşunuz yahut bina görevlisi bir kimseye bulunduğunuz haldeki çıplaklığınız ile kapıyı açmanız ayıp ve ahlaki bir utançta gerekçesi edinmenize sebepken aynı çıplaklığa sahip mayo şort yâda bikini ile kapınızı çaldığında açamadığınız o kişilerin binlercesinle birlikte plajda yan yana hiç utanmadan güneşlenebilmeniz sizin algısal doğru & yanlış görecenizin bilinçaltında istenç değişikliğidir. Kalabalık çıplaklığı örtmez çıplaklık yer ve mekâna göre değişkenlik gösteren bir kavram değildir. Brezilya’nın kırsalında hala kabileler yarı çıplak ve onlarda bu dediğimiz değişkenlik gösteren çıplaklık algısı yer almıyor onlar için tüm mekânlarda çıplak gezmek normal olması gereken bu bizler toplumun yargı zihniyetine göre ahlak yargısı ediniyoruz çevreye göre edinilmiş kalıplara uşaklık ediyoruz. Bu sadece en basiti bir örnek aynı tavrı siyaset, spor, eleştiri gibi alanlarda yine fanatik içgüdüsü ile kayırma ötekileştirme gibi yanlışlara sempatizanlık ediyoruz.  Eleştirmekten vazgeçin eleştirilmenize de müsaade etmeyin. Şahsen ben bir ev hanımını bile eleştirmeyi haddim göremem ev hanımı olmadan onu eleştirmek adil bir söyleşi olmayacaktır. Düşünün ben bir yazarın bile beni eleştirmesine müsaade etmem ancak benim ile aynı kategori üzerine yazabiliyorsa karşılıklı tartışabiliriz öte yandan kulvarlarımız farklı olup gireceğimiz tartışma bize sadece polemik ve uzlaşmaz sonlar elde etmemizi sağlayacaktır.  Ve unutmamak gerek, “Ölüme mahkûm edilmiş nefeslerden ibaret kimseleriz.”