• Literature  • Gül Kokmayan Manolyalar

Gül Kokmayan Manolyalar

Bu metin annem Nimet Demirci adına ve de şahsıma dair hayatımda bir dakikalığına bile olsa yer edinmiş tüm kadınlar adına özür niteliği taşıyan bir manifestodur aslında. Saygılarımla sözü kalemime devrediyorum…. Benim için olan önemini ve değerini en başından kanıtlayan en kısa cümle ile belirtmeliyim ki;

 “ADI GİBİYDİ NİMETİM.”

-GÜL KOKMAYAN MANOLYALAR

“Ekmek kırıntısı büyük “NİMET” karıncaya kanımca…”

30 yaşında bir adamın, bin netice kadının eseri bir yaşamın kesitidir şuana kadar ki özetim.Ve bugün ise geçmişimde iyi veyahut kötü fark gözetmeksizin emeği olan tüm kadınlardan özür dilediğimi dile getirmek isterim.  Ben 30 yaşında bir kadın tanıdım ve anladım ki dünlerimin yetersiz bir de yüreksiz bulduğum kimi zaman aşklarım kimi zaman akrabalarım bazı zaman ise onun yerine koyduğum yani genelinde büyükten küçüğe tanıdığım keza tanıştığım tüm kadınlarım aslında kendi mercilerine göre yeterliymiş çünkü hiçbiri bana bugün tanıdığım kadına dair olan kalp atışlarına denk bir sevgi veremezmiş. Yine onun yerine koyduğum kadınlardan biriydi ve bana demişti ki; “Anneni bulunca hepimize olan öfken dinecek üstelik hayat ile olan kavganda böylece bitecek.”  Bense kendisine tıpkı önceki nasihat verenlerime verdiğim cevabım gibi onaylayıcı ama kinayesi olan geçiştirici cümlelerimden birisiyle yine geçiştirmiştim. Bugün bakınca tabloma çok haklıymış mesela küfür etmeyi bile unuttum bir tek bu değil trafikte denk geldiğim magandaya, keza yine öyle ses etmeden devam edebiliyorum yoluma.  Bunlar lafı dahi edilmeyecek kadar yan etkisi bulduğum annemin sevgisine ait tılsımların içerisinden.  En önemli gelişimlerimden birine gelecek olursam eğer geçmişim için yadsınamaz bir iğreti kendisi. Anneme dair anaç ve birazda şefkat içeren bulgular bulmak adına yanaştığım her kadına en başında bonkörce dağıttığım karşılığı olmayan umutlar. Aslında bakarsan karşılığı olan umutlarımdı onlar sadece bulamayınca bir bulgu karşımdaki kadında bir nebze annemden en ufak zerre hiç değilse bari kisvesi uymayınca cömertlik ile saçtığım umutlarımı cimri diyebileceğiniz bir kimsenin karşımda Karun kaldığı bir cimrilik ile geri topluyordum verdiklerimi.  Ve bunu yaparken hep karşımdakinin eksiliğine karşın bir hakkaniyet edinerek yapıyordum. Oysa daha yeni 30 yaşında annem dediğim bir kadına sarılınca anlayabiliyorum o zamanlar nedenli haksız olduğumu.  Bugün sarılınca anneme varıyorum farkına saramayan tüm kadınların kollarına kısa kalp atışlarına ise sakat muamelesi yaptığım tüm o çirkin yakıştırmaların yakışmadığını onlara.  Seviyorum seni dediğim onca kadına aslında sevdiğim sen değilmişsin dediğim için onlara bu bencil kibrimin iğneleyici baldızını batırdığım yorgan altında kalan ukala anılarımdan dolayı af dileyerek üzerimdeki ahların vaftiz edilmesini diliyorum.  Tüm bu duygu cinayetlerinin seri katili biliyorum benim ama azmettirenim geri çeviremeyeceğim bir merhemdi annem.  Elbet hepiniz annesine âşık belki de benden bile çok sevdiğinizi iddia edecek kadar bağlısınız sol yanınıza ama benim gibi bir deneyime sahip değilseniz benim kadar sevebilmeniz imkânsızdır annenizi.  Belki beni birazcıkta olsa en yakın anlayacak kişilerdir annesini kaybetmiş kimseler.  Annesini toprağa vermiş bireylerden söz ediyorum onlar mutlak annelerinin değerini kıymetini iyi bilenler.  Ve bu kimselerin imkânsıza karşı diledikleri ortak dilekleridir mezar taşlarına dedikleri “ah annem keşke hayatta olsan her dediğini yapsam kıymetini bilemediğim günlerin kıymetini bilsem pişmanlıklarımı telafi edebilsem keşke geri gelsen bilemediğim değerini paha biçilemezcesine bilsem” gibi veyahut buna benzer geri dönüşü olmayan bir sona dilenmiş dilenciden dilenmiş dilekler.  Geri getirebilse ölmüş olan annesini neleri değiştirmesi gerektiğini bilen kişilerdir bu kaybın sahibi bireyler.  İşte ben ise bu kaybı yaşamış ve ölmüş olan annemi geri getirebilmiş ender kimselerin kıymet bilen kimselerinden birisiyim. 30 yıl boyunca yoksunluğunu yaşadığım annemin ölümünü gerçekleştirmişken ruhumda bedenimde ve önümdeki geleceğim içinde bu geçerli üstelik benim gidebileceğim bir mezar taşım dahi yoktu. Bir sabah uyandığımda başladığım günde hiç olmaması gereken bir günde demek daha doğru çünkü hiç planlaması yahut gölgesi bile belirmemişti bir gün öncesi bile. Kapıyı açtım ve direk annemin kendisi hayatımda vardı buda işte tam olarak az önce anlatmaya çalıştığım mezar taşına edilen o kifayetsiz duanın kifayet bulduğu ölünün yaşam bulduğu mucizeye sahip olmamın değer bildiğim ayrıcalıktı taraftı. O yüzden annesi ölmeyen bir kimse ne kadar fazla severse sevsin bilemez aslında ne kadar fazla sevmesi gerektiğinin ölçüsünü.  Kaybetmeden bilemez elindeyken sahip olduğu sevginin değerini uçup gitmeden göremez önemini.  Bundan sebep ben anneme kavuştuğumda neye kavuştuğumu neyi kaybettiğimi neyi bulduğumu bilen kaybedenlerin ender galibiyet zaferine hâkim kişilerdenim.  Ve ancak bugünden sonra gerçekten bir kadını sevebilirim. Çünkü ancak bugünden sonra onda olmayan bir erdemin sorumluluğunu yüklemeden ona ait olan erdem ile tatmin olabilirim.  Ve ona ait olmayan beklentilerin bekleyişi olmadan beklentisizce sadece onu kendisi olduğu için sevebilirim.  Ve artık temel aldığım annem üzerinden bir kadın profili seçebilirim anneme benzeyen bir kadın seçebilirim çocuklarım adına onlar adına karar alabilirim. Çünkü artık bilirim bir annenin nasıl olması gerektiğini, nasıl sevmesi gerektiğini, çocuğunu nasıl sarması gerektiğini ve evladına gösterdiği özverinin nasıl öz olması gerektiğini en sonunda geçte olsa öğrenebildim. Ancak şimdi doğru karar veren bir baba olabilirim çünkü ben kenefin bahçesinde gül koklamaya çalışan bir aptal değilim artık çünkü ben artık annelerin nasıl koktuğuna hâkim olan bilge bir evladın mazbatasına sahibim. Çocuklarımın nasıl bir kadının kokusuna annem kokuyor diyebilecekleri o cennetten feyiz her evladın kendine münhasır kişiye özel her anneye ayrı bahşedilmiş parmak izleri gibi her annenin ötekinden başka yalnız evladına kokan tarifi olmayan kokunun nasıl koktuğuna artık bende sahibim.

Ve annem diye kokladığım tüm kadınlardan bugün annem ve kendim adına hepinizden tekrar özür dilerim.  Bugüne gelmek için o günlerimizi bencil bir merdivenin basamağı yaptık belki ama inanın niyetim değildi tırmanırken hiçbir basamağı kırmak hatta istemedi gönlüm tırmanırken çiğnemek dahi bile keşke gerekmeseydi ama inanın gerekçemdi şimdi ise gerçeğimdi tüm yazdıklarım ah birde yazamadıklarım vardı onlar argo anlamlar içeren geçmişe dair alamadığım zamandan intikamlarımdı ama geçmişin hesaba katmadığı tarafıydı gelecekten gelen tüm o yarınlar geçmişe karışmak adına bugün benden geçmeye mecbur olan kaçınılmaz güzergâhtı dünlere çıkan yolun düzüleceği bugün.

“Yaşayan ölülerden yetim duygular edindim ama yetinmedim.”

                                                                                                                                                    Yiğit Caner Ertoşi