• Culture  • Art & Photography  • “Romandan esinlenerek kendi senaryomuzu yazdık”

“Romandan esinlenerek kendi senaryomuzu yazdık”

Alexander Dumas’ın ölümsüz eseri “Üç Silahşörler”den bale sahnesine aktarılan ‘Üç Silahşör’ , Ankara ve Samsun’dan sonra 1 Aralık’ta ilk kez İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından prömiyerini gerçekleştirecek. Guiseppe Verdi’nin müzikleriyle hareket bulan eserin senaryo ve koreografisi Armağan Davran ve Volkan Ersoy’a ait. Bu arada iki koreografın bir eserde yer alması dünyada eşine pek rastlanan bir olay olmadığından da ayrı bir öneme sahip.


Tarihsel romanları ve oyunlarıyla tanınan Alexander Dumas’ın en önemli eserlerinden biri olan “Üç Silahşörler”, 16. yüzyıl Fransa’sında geçiyor. Athos, Porthos, Aramis ve Dartagnan isimli 4 gözü pek şövalyenin maceraları sahneye taşınıyor. Eserin bugün hala sergilenmesinin önemini eserin koreografisini üstlenen Volkan Ersoy’dan dinledik.
Ekin TÜRKANTOS


Üç Silahşör balesinin konusu 16. yüzyıl Fransa’sında geçiyor. 4 şövalyenin maceraları işleniyor. Eskimeyen bir eser, bugün hâlâ sergileniyor olmasının önemi nedir?
Alexander Dumas’ın hafızalara kazanan eserini seçmemizdeki en büyük sebep heyecanlı ve sürükleyici bir hikâye olmasıdır. Biz romandan esinlenerek kendi senaryomuzu ilk önce yazdık. Böyle bir senaryonun baleye uyarlamasının seyircinin çok ilgisini çekebileceğini düşündük. Daha sonra eseri seyirciye nasıl bir müzikle aktarabileceğimizi düşündük. Kıymetli meslektaşım Armağan Davran ile birlikte G.Verdi’nin bestelediği tüm operalarını dinleyip içinden kesitler seçerek orkestra şefimiz Bujor Hoinic’in düzenlemeleri ile yepyeni bir 3 Silahşör eseri ortaya çıkardık. Bizim açımızdan en büyük önemi ise Armağan Davran ile birlikte yaptığımız ilk yaratıdır. Aslında bu tip çalışma yani iki koreografın bir eserde yer alması dünyada eşine pek rastlanan bir olay değildir. İki ressamın bir resmi yapması veya iki şairin bir şiiri yazması ne kadar zor ise bu anlamda birbirimizi tamamladığımızdan olsa gerek daha sonra 10’a yakın eserde birlikte çalıştık. Ayrıca eserin ilk göz ağrımız olmasından ötürü de ayrı bir önem taşımakta.


Üç Silahşör, 2010’da Ankara Devlet Opera ve Balesi tarafından prömiyerini yaptı ancak İstanbullu sanatseverlerle ilk kez 1 Aralık’ta buluşacak. Sizce bu eseri önemli yapan etmenler neler?
Eser heyecanlı ve temposu yüksek bir eksende sahneleniyor. İçinde bale tekniği açısından oldukça kuvvetli bir altyapı taşırken kılıç sahneleriyle tempoyu hep yükselten bir reji ve koreografi göreceğiz. İlk olarak Ankara DOB’da sahnelendikten sonra Samsun DOB’da da kapalı gişe temsiller yaparak seyirciden tam not alan eser, İstanbullu sanatseverlerin karşısına farklı bir dekor anlayışı ile çıkacak. Süreyya Operası’nın sahne ölçütlerine ve teknik altyapısına uygun olarak dekoratörümüz İsmail Dede tarafından yeniden oluşturulan bale, o dönemi yansıtan öğeleri içinde barındırıyor.


Koreografide öncekilerden farklı noktalar var mı?
Koreografide ilk sahnelemesinden sonra revizeler tabiki oluştu. Her geçen yıl edindiğimiz tecrübelerden yola çıkarak bazı sahnelerde kısaltma ve daha keyifli bir seyri sağlayacak düzenlemeler gerçekleştirdik. İstanbul Balesi’nin değerli bale sanatçılarının bale tekniklerinin de kişisel bazda yüksek olması bazı rollerde düzenlemeler yapmaya bizi yönlendirdi. Böylelikle iki perde 100 dakika süren sürükleyici bir bale eseri ortaya çıktı.
Bir eseri izlerken dönemine göre yorumlamak da elbette çok önemli. Sizce bu eseri izleyenlere neler geçecek?
O dönem atmosferinde muhteşem bir müzik eşliğinde çıktıklarında “Ne kadar keyifli bir eserdi” diyebilecekleri bir gece yaşatmayı umuyoruz. Neo klasik tarzda sahnelenen eser ilk kez bale eseri seyredecekler için de çok uygun bir başlangıç olacağı kanaatindeyim. Hareketli sahneleri, baleye doyabilecekleri altyapıda tabloları ile renkli bir eser seyircimizle buluşacak.
Alexander Dumas’ın yükselişindeki en önemli eserlerden biri sayılıyor “Üç Silahşörler”. Sizce bunun nedeni ne?
‘Hepimiz birimiz birimiz hepimiz için’ bu motto halen güncelliğini sürdüren bir felsefe. Bu pencereden bakıldığında içinde aşkın, kavganın yani siyah ile beyazın, zıtlıkların olduğu bir eser. Bir bale eseri için çok ideal bir konu içermekte. Bu zıtlıklar seyirciyi içine çekme konusunda olmazsa olmazlardan olarak nitelendirmekteyim. Gözü pek silahşörlerin bağlılık, asalet, aşk üçgenindeki maceraları halen hayatın içindeki gerçekleri yansıttığından herkes tarafından merakla okunmakta ve izlenmekte olduğunu düşünüyorum.
‘Üç Silahşor’ 18, 20 ve 22 Aralık 2018 tarihlerinde Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi’nde izlenebilir.