• Culture  • Art & Photography  • ‘Sait Faik’in hikâyelerindeki İstanbul’u hissetmelerini arzu ediyorum’

‘Sait Faik’in hikâyelerindeki İstanbul’u hissetmelerini arzu ediyorum’

 

Fotoğrafçı Timurtaş Onan, İstanbul’da doğup büyümüş, şehrin 25 yılını profesyonel olarak fotoğraflayan bir sanatçı. Şehrin gelişimine, değişimine tanıklık ettiği birçok proje gerçekleştirdi bugüne kadar. Sergiler açtı, belgesel filmler çekti. Geçtiğimiz hafta yayınladığı yeni fotoğraf kitabı İstanbul “Her Şeye Rağmen”, 1980’lerden bugüne şehrin değişimini yansıtan gündelik hayattan enstantaneler ve aslında küçük öyküler var. Kitapta ağırlığı analog 120 siyah beyaz İstanbul fotoğrafı sizi selamlıyor.

Ekin TÜRKANTOS

 

İstanbul “Her Şeye Rağmen” sanat hayatınızda nerede duruyor?

İstanbul “Her Şeye Rağmen” 80’li yıllardan bugüne İstanbul sokaklarında yaşama dair biriktirdiğim anılardan bir seçki. Benim için en önemli yanı bu fotoğraflar ile yetiştiğim izole ortamdan çıkıp başka yaşamları keşfetmem. Bu süreçte kentin değişen ve değişmeyen yönlerini gözlemledim ve kaydettim.

Üzerinde ne kadar çalıştınız, çekilen fotoğraflar hangi yıllar arasını kapsıyor ve hangi semtler yer alıyor?

8o’li yıllardan bugüne İstanbul üzerine çok farklı projeler gerçekleştirdim. Bunlardan bazıları; Beyoğlu Neo Classic, Beyoğlu Geceleri, Terk edilmiş, Tarihi Yarımada Yansımalar, Istanbul Blues, Dışardakiler’di. Devam eden projeler de var.

İstanbul “Her Şeye Rağmen” bunlardan bağımsız bir seçki. Fener, Balat, Üsküdar, Haliç Kıyıları, Süleymaniye, Dolapdere, Eminönü, Karaköy gibi eski semtler, vapurlar, banliyö trenleri ve istasyonlarında çekilmiş fotoğraflar. 80’lerdeki göç, yeni Galata köprüsünün yapımı, kentsel dönüşüm sürecine kadar İstanbul sokaklarından enstantaneler.

İstanbul’un kent yaşamı inanılmaz hızlı değişiyor, yapılar yıkılıyor, gökdelenler yükseliyor. İstanbul’un dününü bilen biri olarak bugününden bir fotoğrafçı olarak nasıl etkileniyorsunuz? Çekim yerlerinizi neye göre belirliyorsunuz?

30-35 yıl aslında çok geniş bir zaman aralığı değil. Buna rağmen değişim çok hızlı oldu. Hükümetlerin yanlış uygulamaları sonucu İstanbul’un doğası inanılmaz şekilde vurgun yedi. Son 20 yıldaki değişim özellikle içler acısı. Dünya çıldırmış durumda ama Türkiye  de bir başka çılgınlık yaşanıyor. İnsani ilişkiler açısından bakarsak, bireyler birbirinden uzaklaştı. Toplumsal şiddet, hoşgörüsüzlük ve paranoya başladı. Fotoğraf çekerken bunu hissediyorsunuz. Sokaklardaki o eski samimiyet artık yok ve biz kırıntılarını arıyoruz.

Çekim yerlerini belirlemek değil aslında benim yaptığım. Bir çok mekana giderim ve orayı anlamaya çalışırım. Her zaman fotoğraf çekmem ama kameram hep yanımdadır. Orada yaşanan özel bir an veya oradaki kişi veya kişilerle iletişim beni tetikler.

Kitabın ilk sayfasında bir tülün ardından İstanbul göze çarparken sonraki sayfalarda tül kayboluyor ve okuyucu/izleyici kendini şehrin sokaklarında buluyor. İstanbul’da yaşayan çoğu insandan “İstanbul’da yaşıyoruz ama yoğun koşturmaktan aslında şehri yaşayamıyoruz” sözünü işitiyorum. Bu kareler bir soluk alıp şehre yolculuğa çıkmak gibi yorumlanabilir mi?

İstanbul’da yaşayan birçok kişi gerçekten bir tül arkasından bakıyor İstanbul’a. Hafta sonlarını alışveriş merkezlerinde veya çeşitli etkinliklerde geçiriyorlar. İstanbul’u tanımak için tüm sokaklarında yürümek gerekir. Sadece güzel manzaralardan ibaret değildir, emek ve mücadele kokar İstanbul ve bu her köşeye sinmiştir. Sokaklardaki kaldırım taşlarının her birinde türlü hikâyeler gizlidir. Kendinizi ve şehrinizi daha iyi tanımak için insanların yaşamlarına dokunmalısınız. İstanbul “Her Şeye Rağmen”deki kareler sizi şehirde hem neşeli hem de hüzünlü bir yolculuğa çıkaracağını düşünüyorum.

Gündelik hayattan esinlendiğinizi biliyorum çektiğiniz kareleri de küçük öyküler olarak aktarıyorsunuz. İzleyici bu karelerde nelerle karşılaşacak?

İzleyici bu hikâyelerle günlük yaşamın akışı içinde içsel bir yolculuğa çıkabilir. Sayfaları çevirdikçe bazı fotoğraflarda Atilla İlhan, Turgut Uyar, Orhan Veli gibi şairlerin eserlerindeki Sait Faik’in hikâyelerindeki İstanbul’u hissetmelerini arzu ediyorum.

Bu kitabı kimler almalı, bakmalı?

Bu kitabın sadece fotoğraf sevenlere değil İstanbul’u seven herkese hitap edeceğini düşünüyorum.

Bundan sonraki projeleriniz neler?

İstanbul’u çalışmaya devam. Bu günlerde kentsel ve kültürel dönüşüm sürecini çekmek çok önemli. Yurtdışında Balkanlar ve Avrupa’da  gerçekleştirmekte olduğum seriler var. Yıllardır yarım kalan bir sürü projem var. Romanlar üzerine hazırladığım bir kitap çalışması gelecek. Her şeye rağmen üretmeye devam.