• DazzleAsks  • Tutku Dolu Bir Seramik Aşığı

Tutku Dolu Bir Seramik Aşığı

Kendi hobilerini işine dönüştüren insanlara saygımız çok büyük. Instagram’dan dikkatimizi çeken Mehveş’in hem samimi içerikleri hem de tasarımlarının tatlılığı muazzam. Kendisi ile röportaj isteğimizi kırmadı ve ortaya çok sevdiğimiz bir röportaj çıktı. Siz kendisini Instagram’da mehvesceramics olarak tanıyor da olabilirsiniz. 

Sanatın içerisine doğmuş biri olarak Mehves Ceramics adında kendi markasını kuran Mehveş Keskin, seramiğin hayatını nasıl değiştirdiğinden bahsediyor. Sizin de bu sanat dalına merakınız varsa, kesinlikle bu röportajımızı okumalısınız.

1) Eğitim hayatından biraz bahseder misin?

Lisede Güzel Sanatlar Müzik bölümü mezunuyum. Ana enstrumanım ise yan flüt. O sırada bir yandan The Royal Academy of Music sınavlarına giriyordum. Üniversite de Sanat Yönetimi bölümünden mezunum. Seramik için de Bodrum’da ve İstanbul’da çeşitli atölyelere gittim.  Torna dersine ise hala gidiyorum.

2) Daha önce de sanata ilgin olduğunu biliyorum. Seramiğe yönelmen nasıl oldu?

Sanatın içine doğdum desem yerdir. Ailemde hep sanatla, tarihle, felsefeyle, bilimle vb. ilgilenen büyüklerim oldu. Dedem, annem halalarım vs. herkes piyano çalardı. Benim için herkesin konuştuğunu sandığım bir dildi aslında sanat ve dalları. Seninde bildiğin gibi yuvadan ilkokula kadar bale ve jimnastik yaptım. Ardından müzik kulağımın olduğu anlaşılınca müzik hayatım başlamış oldu. 9 yaşında 1-2 sene Leyla Pamir’den ders aldım. Ardından güzel sanatlar lisesine gittim. Daha sonra üniversitede Sanat Yönetimi bölümünden mezun oldum. Anlayacağın sanat her daim hayatımdaydı. 

Müzeler, galeriler derken en son bir reklam ajansında çalıştım. Orayı seviyordum ama kendimi oraya ait hissetmiyordum. Sonra zaten yaz-kış hayatımın çoğunluğunun geçtiği Bodrum’dan yazın dönmeme kararını planlarken istifa ettim ve Bodrum’a gittim. Birkaç ay sonrasında ise bir anda kendimi Ortakent’te bir atölyenin kapısında buldum. Derken ilk dersimi aldım. İkinci, üçüncü ders derken; içimde yaptıkça bir his uyandı. Manasını çözmeyi denerken aşık olduğumu anladım!! Bu esnada hocam, ailem ve çevremdekiler, yakınlarım o kadar güzel yorumlar yapıyorlardı ki; ben daha da çabalar oldum. Bir zaman sonra, bunun işim olacağını ve hayatımın seramikle geçeceğini fısıldarken buldum kendimi. Hızlandırılmış eğitimler aldım Bodrum – İstanbul arası atölyeler arası mekik dokudum hiç ara vermeden. Böylece daha kısa sürede kendimi geliştirmiş oldum ve markamı Mayıs 2017’de kurmuş oldum. Ve böylece Mehveş Ceramics doğdu! Bu arada ben yaptığım her şeyi dedem ve anneannemle paylaşıyordum. Bir gün dedemin “Anneannene çekmişsin.” demesiyle aydınlandım! Anneannem de senelerce başarılı bir seramik öğrencisi, benim için sanatçısıydı. Tozdan sağlık sorunları yaşamasaydı eminin çok daha başarılı olurdu.

3) Çalışmalarından biraz bahseder misin, yaptığın tasarımlarda nelerden ilham alıyorsun?

Postlarımda da hep belirtiyorum; doğa bence en güzel ilham kaynağı insanoğluna. Bazen de ellerime bırakıyorum; o çizmek, yapmak isterse yapıyorum. Mesela şu an daha önce çizmediğim bir yapraklı tabağım fırında ve heyecanla onun çıkmasını bekliyorum. 

Bir de örneğin kulp vs. tasarlarken özgün ve farklı olmayı deniyorum. Böylece o gerçekten benden doğmuş oluyor ve ürünlerim ve tasarımlarımla aramda bir bağ oluşuyor. Bu bağ da bir hikayeye dönüşüyor.

4) Seramik senin için nasıl bir anlam taşıyor?

Seramik benim için en başta kendimi keşfettiğim soluksuz bir macera!! Hayallerimi gerçekleştirdiğim yenilerini eklediğim büyüyen bir tutku. İçimde bu ürünleri üretebilecek onlara nefes olabilecek bir Mehveş olduğunu hiç bilmiyordum. Seramikle ilgili de değildim. Hani eskiden beri hayalimdi vs. gibi şeyler de söyleyemem. O hayatıma bir anda girdi ve çıkmaması için kendimi geliştirmeye devam edeceğim. Seramik benim için aynı zamanda bir arınma. Bazen bir dışavurum. Çamurun terapisini ancak yapanlar anlayabilir. Bir gün ikizim ve erkek arkadaşımı yerlerinden kaldırdım ve  ellerine fırçaları verdim. Şu renkleri alın, bunlarda tabaklar batırın etrafı dedim. O günlerde üzücü anlar olmuştu bizim için. Ve bu kısacık an onların yüzlerinde gülümsemeye sebep oldu. Kısa ama etkili bir terapi oldu. Seramik sayesinde hiç tanımadığım onlarca insana ulaşıyorum, benden parçaların onların çatısı altında olması inanılmaz bir his. Üretmek yaratmak sonsuz bir deniz gibi…

5) Yaptığın tasarımlarda belli bir tarzın oluştuğunu düşünüyor musun?

Evet düşünüyorum. Bunun için de çok çabalıyorum. Daha da çok tanındıkça, ürünlerimin bakıldığı anda bana ait olduğunun anlaşılabileceğini düşünüyorum.

6) Favori tasarımın var mı? Ben mesela ‘Milkshake’ isimli bardağına bayılıyorum! 

Milkshake!!! O renk baktıkça beni de gülümsetenlerden. 

Yaprak panolarımın yeri ayrı bende. Bazı ürünlerim, ilklerim satılık değil çünkü; ayrı bir bağ var onlarla aramda. İlk heyecanlarım onlar. Favorilerim ise ‘Spring’ serisi tabaklarım, kulplarım, tornada şekillendirdiklerim, renklerim derken sanırım biraz klişe olacak ama hepsini çok seviyorum.

7) Peki beğendiğin seramik sanatçıları kimler?

Bu çok geniş bir alan, ben de bu alanda her gün yeni birilerini keşfediyorum. Severek takip ettiğim / kitaplarda araştırdığım bir kitle var. Spesifik isim vermektense bu alanda daha sanatsal işler yapanlar özgün sanatçılar ve zanaatkarlar favorim. Bu anlamda yolu aydınlatan herkes benim idolüm.

8) Bu işe başlayacaklar için tavsiyelerin neler?

Bu işe başladığımdan beri seramik alanına inanılmaz bir talep başladığına şahit oldum, oluyordum. Bence kendilerini dinlesinler. Kendi iç seslerini. Bu onların kendilerini keşfetmesini sağlayacak. Özgün olsunlar. Denesinler, yanılsınlar. Pes etmesinler! Okusunlar, araştırsınlar. Tadını çıkarsınlar ve bol bol kirlensinler. 

Bu sayede daha hızlı yol kat edebilirler. Yaptıkları şey kırılınca üzülmesinler. Ben hep kendime derim ” Kırıldı mı boşver, kökü sende.” diye.

9) Tasarımlarını nerede bulabiliriz?

Instagram hesabımdan satış yapıyorum; ilgilenenler mesaj ya da mail atabilirler. Yıl boyunca çeşitli etkinliklere kayılıyorum duyurularını da yine instagram hesabımdan paylaşıyorum. Aynı zamanda bazı ürünlerime Minoa Kitapçı & Cafe’den ulaşabilirsiniz.

Röportaj: Yeliz Gültekin