• Lifestyle  • CORONA – Kovid-19 ve Algısal Gerekçeler

CORONA – Kovid-19 ve Algısal Gerekçeler

KORONAVİRÜS NEDİR?

Korona virüs, bazı hayvan türlerinde (kedi, deve, yarasa) gibi canlılarda tespit edilebilen geniş bir virüs ailesidir. Bu bizim bilmesi istenilen kısmı veyahut bilmemiz istenilmeyen kısıtlanmış olan bilgi tanımıdır. Henüz bu bilginin gerçekliğini kabul etmek için kimsenin elinde olgu denilecek bir vesikaya dair ispat yok. Söylenilene göre; Hayvanlar arasında dolaşan korona virüsler zaman içinde değişim göstererek insana bulaşma yeteneği kazanabilmiş. Ancak bu virüsün insanlar açısından tehdit oluşturması, insandan insana bulaşma yeteneği kazanmalarından sonra söz konusu oldu. Şuan ki adıyla Kovid-19, Wuhan şehrinde canlı hayvan marketini ziyaret edenlerde ortaya çıkmış, insandan insana bulaşma yeteneği de kazanmış olan bu virüs böylelikle dünya geneline yayılmış.

Dikkati mi çeken asıl nokta ise, Çinin yaptığı şu masum ve iyi niyet ibaresi taşıyan ve iftiradan sakınan tavırlarının ahvali.

Virüsün gelişmiş ülkelere yönelik bir biyolojik silah olduğu iddialarını da yanıtlayan yun,

Şöyle konuştu:

 “Dediğim gibi bu virüs doğadan geliyor, yapay bir durum olduğunu hiç düşünmüyoruz. Bu virüsün sadece Çin’de değil tüm dünyada görülmesi de onun yapay olmadığının ispatı. Dünyadaki diğer ülkeler de virüsle mücadele ediyor onlar da etkilendi. Bir silah ya da savaş olduğuna inanmıyoruz.” .

Evet, bence de bu virüs Çin’e karşı hazırlanmış biyolojik bir silah değil çünkü tüm dünya etkilendi ama bu açıklama biyolojik silah olmamasına bir kanıt değildir.  Çünkü bu silahı kendilerine kendilerinin hazırlaması da çok elzem bir istenç olabilirlik içermekte olan bir nüfus fazlalığı gerçeği içermektedir.  Çin yıllardır kendi nüfusundan şikâyetçi olan bir devlet ve nüfusunu törpülediği birçok faili meçhul cinayetleri tarihten kaynaklı hepimiz biliyoruz.  Bu salgının özellikle yaşlı insanlarda etkili oluşu ve hayat alması esaretken Çin’de bu virüsten sebep ölenlerin sayısının son durumu temel alarak bakarsak 3.213 olduğu gerçeği hiçte iç açıcı bir doğruluk gelmeyecektir.  Dünya genelinde 170.000 i geçmiş olan bu salgının Çin için kaybı bu kadar minimal olması bence kuşku duymamız için yeterli bir algısal yanılmadır.  Bana göre Çin şuan çok daha fazla hatta belki 200 binin üzerinde yaş oranı 60’ın üzerinde can kaybına ulaşmış oluşu gizlenen bir değer ölçümüdür.  Bana göre kendilerinin başlattığı bu salgınını kendilerinin bitirmesi bile buna en güzel işaretlerden birisidir.

Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu Sözcüsü Yana Yun, cirona virüsüne dair önemli açıklamalarda bulundu.

 “Virüsün yapay olmadığını, doğadan geldiğini, virüse karşı geliştirilen aşının ise şu an hayvanlar üzerinde test edildiğini belirten Yun, Çin’de virüsün yayılmasının kontrol altına alındığını söyledi”

Bununla birlikte dikkatinizi çekti mi, bilmem ama benim çekti.  Bu virüsün hayvanlardan geçtiği söylenirken hiçbir hayvanın toplu telefine ise denk gelinmedi.  Örnek vermek gerekirse tarihte tüm hayvanlardan geçen virüslerin önlenebilmesi için geçtiği hayvan ırkının toplu şekilde yaşamlarına son verilmesi mutlak bir gereklilikti. Kuş Gribini hatırlatırım en yakın tarihimizden örnek vermem gerekirse ona benzer bir örnek ise;

Philadelphia bir zamanlar ülkenin başkenti ve en işlek limanı idi. Nemli bir yaz, Karayıp Adaları’nda sarıhumma salgını bırakan mülteciler, virüsü yanlarında taşıyan yelken açtı. Sarıhumma cildin, ateşin ve kanlı kusmanın sararmasına neden olur. Beş bin kişi öldü ve 17.000 kişi şehirden kaçtı. Sonuç: Aşı 1953 yılında geliştirilmiş ve lisanslanmıştır. Şimdi: Sivrisinekler, özellikle Orta ve Güney Amerika ve Afrika gibi ülkelerde bu hastalığın nasıl yayıldığının anahtarıdır. Bunları ortadan kaldırmak sarıhummayı kontrol etmede başarılı olmuştur.

Eğer bu bahsi geçen develer ve yarasalar infilak edilmezse bu hastalığın aşısının bulunmasının ne önemi var? Aşınız zaten hazırdı bulunacağı dünden bugüne kesinliği olan bir belirgindi.

Benim gelmek istediğim meselem tüm insanların göremediği gerçek bir gerçek olan HIV virüsüdür.

Birleşmiş Milletler (BM)’in AIDS konusunda mücadele eden kuruluşu UNAIDS’ göre HIV tanımlandığı 1981 yılından bu yana yaklaşık 78 milyon kişiye bulaşmış olup, 35 milyon kişi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Günümüzde ise dünyada HIV/AIDS ile yaşayan kişi sayısı yaklaşık 36 milyondur.

Yani ortalama her sene 1milyon insanın ölüm gerçeği varken. Ve bu virüs gizlice yayılıyorken bunun önüne geçilememiş olmamız gözümüzün önünde dururken geleceğe ölüm diken bu hastalık böylece yayılırken peki neden bize normalmiş gibi geliyor?

Öte yandan korona gibi sıradan basit bir virüs bizleri ve dünyayı panik haline sokuyor?

Hastalık yayılmaya başladığı günden bugüne daha ne kadar kısa bir zaman içerisinde aşısı bulundu diye haberi bile verilen sıradan bir hastalık neden dünyayı böylesine gerdi?

Bu yadsınamaz gerçeği insanlar gerçekten nasıl göremiyor merak ediyorum ve sizlere soruyorum değerli okurlarım?  Korona ve benzeri virüsler önü kesilebilir oluşu adreslerini belli eden ölümlerin konumlandırılışıdır vakalarda. Yani gizli değildir virüsün kaynağı böylelikle gizlenmemiş bir hastalık yer ve kişi tespiti yapıldığında karantinaya alınarak önlenebilir olması mutlak bir gerçektir. Ama AİDS dediğimiz virüse gelince durum böyle değildir. Hiçbir HIV virüsü taşıyan insan sahip olduğu bu hastalığı çevresiyle veyahut başka kimseler ile paylaşmayı tercih etmez gizler saklı tutar bazısı ise intikam almak adına yaşamdan sinsice bulaştırmaya yönelik eylemler sağlar. Böylesine gizlice yayılan geleceğe bulaşan ve ilerideki yaşamı sarmış ölümlü hayatlar ispatı gözümüzün önünde kırmızı bir eşek kadar dikkat çekici tabloyken neden buna gözümüzü kapatırız da böylesine sıradan bir salgını dünya gündemine taşırız bence oturup bunu konuşmak lazım bunu düşünmek lazım…

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve HIV Enfeksiyonu Derneği Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, Türkiye’nin, AİDS’TE vaka sayısının giderek arttığı ülkelerden biri olduğunu ve son yıllarda her yıl ortalama 3-4 bin kişiye tanı konulduğunu belirtti.

Tabak, 1 Aralık Dünya AIDS Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, AIDS vakalarındaki artışa değinerek, toplumun AIDS ve HIV konusunda çok yanlış bilgilere sahip olduğunu vurguladı.

HIV ve AİDS’İN birbiriyle ilişkili ancak aynı olmadıklarını belirten Prof. Dr. Tabak, AİDS’İN, HIV’in neden olduğu hastalığın ilerlemiş hali olduğunu ifade etti.

HIV olan herkesin, AIDS olmadığını fakat antriretroviral ilaçlarla tedavi edilmezse enfeksiyonun AİDS’E doğru ilerlediğini aktaran Tabak, Dünya Sağlık Örgütüne göre bu durumun genellikle 10-15 yıl içinde olduğunu kaydetti.

HIV’in, “İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü” anlamına gelen bir virüs olduğunu anlatan Prof. Dr. Tabak, şu bilgileri aktardı:

“Bir kişi bu virüsle encekte olduğunda, o kişi ‘HIV pozitif’ olur. HIV bulaştığı zaman virüs bağışıklık sisteminin organizatörü ve planlayıcısı olan CD4 lenfositleri adı verilen beyaz kan hücrelerine yerleşir ve çoğalmaya başlar. Zamanla bu hücrelerin sayısı kanda azalmaya başlar ve bu azalma kritik bir sayıya indiğinde enfeksiyonlara ve bazı kanser türlerine karşı bağışıklık sistemimizin koruma fonksiyonu zayıflar. Bu aşamadan sonra kişi AIDS tanısı alır. AIDS ‘Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu’ anlamına gelir.”

İlk hastalık ortaya çıktığı 1980 yılından bugüne kadar yaklaşık 39 yıl geçtiğini hatırlatan Prof. Dr. Tabak, bu süre içerisinde tüm dünyada yaklaşık 78 milyon kişinin HIV nedeniyle hastalandığını, bunların 38 milyonunun hayatını kaybettiğini ifade etti.

Günümüzde her yıl yaklaşık 2 milyon kişiye virüs bulaştığını ve yılda 1 milyon kişinin ölümüne neden olduğunu belirten Tabak, halen 37 milyon kişinin HIV’li olduğunun tahmin edildiğini kaydetti.

Türkiye’de ilk vaka bildiriminin yapıldığı 1985 yılından beri yaklaşık 20 bin kişinin AIDS hastalığına yakalandığını ifade eden Prof. Dr. Tabak, Türkiye’nin, yeni tanı sayısının giderek arttığı ülkelerden biri olduğunu ve son yıllarda her yıl ortalama 3-4 bin kişiye tanı konduğunu belirtti.

Yiğit Caner Ertoşi

İNSTAGRAM: www.instagram.com/yigitertoshi