ÇİFT İMZA__DOUBLE SIGNATURE
İstanbul Tarihi Yarımada içinde yaşayan ustalarla tasarımcılar ÇİFT İMZA / DOUBLE SIGNATURE projesinde bir araya geldi. Tasarım ekibi DESIGN MANIA _ ISTANBUL ekibi… Bu ekip geçen sene de Katar Doha projesi için bir araya gelip Katar Hava Yolları için fincan deseni tasarlamıştı. Ekipte farklı yaratıcı disiplinlerden kişiler yer alıyor:
Arzu Kaprol / Moda Tasarımcısı
Nurhan Keeler / Kültür Sanat Danışmanı ve Pazar Geliştirme Uzmanı
Özlem Tuna / Seramik Tasarımcısı
Serdar Samlı / Fotoğraf Sanatçısı
Sertaç Ersayın / Endüstriyel Tasarımcı
Tasarımcılar, tarihi yarımadada çalışan ve kendilerini bildiklerinden beri bu işi yapan ustalarla eşleştiler:
Arzu Kaprol Vilyan Toparlak ile,
Nurhan Keeler Ara Topuzoğulları ile
Özlem Tuna Metin Şahin ile
Serdar Şamlı Bedros Damar ile
Sertaç Ersayın Kenedy Kızılkaya ile eşleşti.
Tasarımcı ve usta ikilisi bu projede hamamtası tasarladılar. Bu hamamtasları 14 – 17 Kasım tarihlerinde gerçekleşecek olan Design Week Turkey’ de sergilenecek. Sergi Haliç Kongre Merkezi’nde ziyaret edilebilecek.
Hamamtası ikonik bir obje ve farklı kültürler tarafından antik zamanlardan beri neredeyse aynı şekilde tasarlanmış. Kimisi dua kimisi şifa tası olmuş. Merkezindeki bombeye “göbek” denmiş ve dünyanın merkezini işaret etmiş. Üzerine “Sağlıkla suyu içip hayatın cennetlerini bulasın” beyitleri yazılmış.
Bu tasların altında iki imza var; hem tasarımcının hem de ustanın imzası. Bu imzalar atılmadan önce tasarımcı ve usta ikilisi arasında hızlı ve sıcak bir ilişki kuruldu. Sohbetler edildi, fikirler paylaşıldı. Hamamtasının formu, malzemesi ve yapım süreci ikililerin fikir alışverişi ile şekillendi. Her tas nasıl doğduğunu, tasarımcısının ve ustasının kim olduğunu, neden doğduğunu ve Tarihi Yarımadayı duyarak doğdu. Hatta bazı taslara adı bile fısıldandı.
Taslar bittikçe objektife poz verildi. Ustalara “fotoğraf için beyaz giyinelim” dendiğinde hepsinin bir düğün veya cenaze için ayırdığı beyaz gömlekler ortaya çıktı. Kimisi beyaz, kimisi kırık beyazdı gömleklerin…
Tarihi yarımada ve ustalık geçmişlerini de ustalık ve bilgelikle anlattılar. Metale yazı yazan ve şekil veren bu ustaların sözle arası yokmuş gibi görünse de belli ki sözleri de ustalık kazanmış. Kelimeleri ve anlattıkları hikayelerde boş yok. Ne de olsa bu gözler çok şey görmüş, bu kulaklar çok şey işitmiş. Nasıl her yaptıkları eser bir sonraki sefere daha iyiyi yakalamışsa sözleri de öyle olmuş.
Ustalar Tarihi Yarımadayı da anlattılar. Tarihi Yarımada kimi usta için bacasız bir fabrika olabilecek bir alan, kimi usta içinse sabahın ıssız vaktinde güzellik dolu bir yer. Binalarla, surlarla sanatçılar tarafından süslendikçe süslenmiş bir yer. Çok görmüş geçirmiş bir hali var. Hemen her sohbetin sonu; “bakarsan bağ olur” demeye geldi. Aynı söz ustalar için de geçerli; “Acaba bu ustalar son ustalar mı?” endişesinin son bulacağı günleri dileyelim.
Fotoğraflar: M. Serdar Şamlı