• Literature  • “İçime düşen tohuma hemen can suyu verdim”

“İçime düşen tohuma hemen can suyu verdim”

 

“Salınırım rüzgârla bir sola bir de sağa, göğe doğru uzarım, bulut değer başıma” ile Servi ağacını, “Yapraklarımı kış gelince dökerim, hastalıklara ilaçtır çiçeklerim” ile Ihlamur ağacını anlatıyor Ebru Akkaş Kuseyri “Ağaç Alfabesi” adlı kitabında. A’dan Z’ye tüm alfabeyi karşılayacak bir ağaç yer alıyor kitabında. Ve elbette Latince isimleri de… ‘Ağaç Alfabesi’ her ne kadar çocuklar için hazırlanmış olsa da yetişkinlere de keyifli bir mola verdirecek, doğaya bir kez daha hayran olmamıza katkı sunacak içerikte ve sadelikte bir kitap. Her çocuğun etrafındaki ağaçları öğrenmesine katkı sağlayacağı kesin. Hatta içindeki tekerleme tarzı bilgiler çocuklar arasında yeni bir oyun dili bile yaratabilir. İlk kitabı Turuncu Teyze’den beri takip ettiğim Ebru Akkaş Kuseyri ile yeni kitabının yolculuğunu konuştuk.

Ekin TÜRKANTOS

Erguvan

 

Siz uzun süredir çocuk kitapları editörlüğü yapıyor ve çocuk edebiyatı üzerine yazılar yazıyorsunuz. İlk kitabınız ‘Turuncu Teyze’ydi, şimdi de ‘Ağaç Alfabesi’ni çıkardınız. Doğaya, ağaçlara, bitkilere ilginizi biliyoruz ama öncelikle ağaçlarla ilgili bir kitap hazırlama fikrini soracağım…

Bu kitabın hikâyesi başka bir kitapla başladı. 2015 yazında Cevat ile Gönül Çapan’ı yazlıklarında ziyarete gitmiştik. Faris ile Cevat Hoca bir çeviri üstünde çalışıyorlardı. Onlar o işle meşgulken ben de evdeki kitaplara göz atıyordum. Elim Tuğrul Mataracı’nın ‘Ağaçlar, Doğa Severler İçin Rehber Kitap, Marmara Bölgesi Doğal Egzotik Ağaç ve Çalıları’ kitabına gitti. Kitaba göz gezdirirken bir yandan da not almaya başladım.  Ağaçların halk arasındaki isimleriyle Latinceleri, bunların ardındaki söylenceler çok ilgimi çekti.  Ağaçların isimlerine odaklanınca bir alfabe yapabilir miyim diye aklımdan geçirdim. Çocuklara yönelik yerli ve yabancı yayınları yakından takip ettiğim halde ağaçlı bir alfabe örneğine rastlamadığımı idrak edince fikir üzerine yoğunlaştım. Ağaç Alfabesi’yle ilgili içime düşen bu tohuma hemen o günlerde birkaç aliterasyonlu denemeyle cansuyu verdim.  Çok sevdim ve peşinden koşmaya devam ettim.

 

Uludağ Göknarı

 

Ağaç Alfabesi her ne kadar çocuk kitabı olsa da yetişkinlere de huzur veren bir içerikte hazırlanmış, yola çıkarken neleri hedeflediniz?

Sosyal medyada minik bir okurun kitapla tanıştıktan sonra “Yolda giderken bakalım tanıyabilecek miyim” diye ağaçlara bakmaya başladığı yorumunu okudum. Bu umduğumdan da güzel bir sonuç oldu.

Her ağaca kısa bilgilerle adeta tekerleme gibi içerikler hazırlamışsınız. Belki de bu yeni bir oyun olacak çocukların ağaç isimlerini öğrenmeleri için…

Öyle ümit ederim ve olursa bu beni çok mutlu eder. Çocuğun öğrenme hatta sevme yöntemlerinin başında oyun geliyor. Dille ilgili oyunlar ise çocukluğumdan beri ilgimi çekmiştir. Şair değilim ama şiirli söyleyiş, kafiye ve ritim üzerine uzun zaman düşünüp çok sayıda deneme yaptım. Hem ağaçlar hakkında özlü bir tanıtım yapıp hem de kaleme aldığım dizelerin okurun aklında kalmasını amaçladım. İşin ehli dostlarımdan da yardım istemekten çekinmedim. Bana eğlenceli gelen bu yöntemin çocukları da sıkmayacağını umuyorum.

Nar

Önceki kitabınızın çizeri de Vaghar Aghaei, yolunuz nasıl kesişti?

Vaghar ile Can Çocuk Yayınları’nın editörlüğünü yaparken tanıştık. Çizgilerini çok beğeniyordum.  O zamanlar Türkçesi şimdiki kadar iyi değildi, benim de birkaç kelimelik Farsça bilgim vardı. Sıcaklığı dil üzerinden yakaladık ve zamanla çok iyi dost olduk. Turuncu Teyze dostluğumuzun mütevazı bir ürünüydü. Ağaç Alfabesi ise bu dostluğun köklerini sağlamlaştırdı.

Ağaçlara alfabe yaratırken zorlandınız mı, nasıl bir eleme ya da seçki yapıldı?

Çalışmaya başladıktan sonra nasıl bir yöntem izlemem gerektiği konusunu da çok düşündüm. Açık tohumlu ağaçlar mı yoksa kapalı tohumlu ağaçlar mı; endemik mi değil mi; ülkemizde yetişen ağaçlar mı yoksa tüm dünyadan mı gibi birçok soru zihnimden geçti. Boabap çok güzel ama bizim çocuklar bu ağacı çevresinde görecek mi, peki ağacın adını okurken zorlanacaklar mı gibi başka sorularım da oldu.  Böylece yapraklarını döken, dökmeyen, meyve veren, vermeyen, simgesel özelliği olan ağaçlardan bir liste oluşturmaya karar verdim.  A’dan Z’ye birçok liste yaptıktan sonra da eleyip nihai haline getirdim.

Çınar

Son zamanlarda çocuk kitaplarında doğaya ilişkin bu tip yayınlar göze çarpıyor, bunun nedeni sizce nedir?

Şehirleşme, ekonomik hırsların cenderesindeki insanlığın bireysel ve toplumsal sorunları kuşkusuz bir arayışı da beraberinde getirdi. Aslında Doğu kökenli pek çok efsanede, meselde olduğu gibi arayışa çıkan insan dönüp dolaşıp aradığı hazinenin, şehirlerin hemen dışında, çok da uzak olmayan dağların ardında, bir orman kuytusunda yani aslında yanı başında olduğunu fark edecek. Doğa hep olduğu yerde, tahrip ettik, yok etmeye yaklaştık ama o hep aradığımız hazine. Şimdi bunu fark etmenin, bu kavrayışın getireceği toplumsal ve siyasal sonuçlar arifesindeyiz bence. Daha basit bir hayat, daha az mülkiyet, dünyayı hayvanlar ve bitkilerle paylaştığımıza yönelik bir bilinç… Ben bu pencereden bakmak istiyorum.

Manolya

Kitabı hazırlarken ağaçlara dair sizin de yeni öğrendiğiniz bilgiler oldu mu?

Bitki ve ağaçlara dair okumalarım halen devam ediyor. Hep öğrenecek ve hayran olacak yeni bir şeyler çıkıyor. Bu süreçte beni en çok şaşırtan şey Türkçede “r” ile başlayan yok denecek kadar az sayıda ağacın olmasıydı. Bunu bilmiyordum. Endemik bir çalı-ağaç olan Rize söğüdünü bulamamış olsaydım tüm fikir ve çalışma boşa gidecekti.

Kitabın içeriği ne kadar zamanda hazırlandı?

Alfabede yer alacak ağaçları belirlemek için bir yıla yakın bir zaman çalıştım. Resimlenme süreci detakribi bir yıl kadar sürdü, bununla eşzamanlı metinleri oluşturmak için uğraştım. Yayına hazırlanması gibi süreçleri de katacak olursak iki buçuk yıl diyebiliriz.

Bundan başka kitap projeleri var mı?

Masamda bekleyen işler var. Afrika’da Kaplan Yoktur ile Kızıl Kaptan uzun zamandır üzerinde çalıştığım iki metin. Hatta Ağaç Alfabesi’nden önce de çalışıyordum ama Ağaç Alfabesi daha çabuk çıktı. Kitapların da kendi kaderleri var, onlar birbirine sıralarını veriyor.

 

Çınar

Gölgem pek yücedir benim

Rüzgar esince serinlik veririm

Erguvan

Ben çiçek açtığımda çıkar gelir bahar

Renge isim veren başka hangi ağaç var

Manolya

Beyaz, sarı, pembe çiçeklerim kokulu

Kalın yapraklarım hem parlak hem dokulu

Nar

Kırmızı, turuncu açılır nazik çiçeklerim

Binbir taneli meyvemle bereket simgesiyim

Uludağ Göknarı

Asırlarca saklandım Marmara dağlarında

Sonunda sobelendim Uludağ doruğunda